Marjinal bir hukuk terimi: Linç -3
Hukukun Yetersizliği mi, Hukukun Koruması mı? Bir başka taraftan düşünelim bu sefer: Linçin karanlık tarafında bulunan bu eylemlerin bir diğer tarafı da devletin bu linçleri desteklemesi. Olmaz ya, yine farazi bir devlet düşünün. Yazarların, çizerlerin, entelektüellerin dini ya da etnik sebeplerle, komutanların ve “toplumsal liderlerin” önderliğinde hareket eden büyük bir kalabalık tarafından bir otele sıkıştırıldığını ve yakılarak infaz edildiğini düşünün. Bu olayın devlet tarafından uzun yıllar boyunca yargılanmadığını, yargılamaların sürekli yarım kaldığını ve sonuçta zamanaşımından davaların düştüğünü farz edin. Yine olmaz ya, devletin büyük bir kentinde yaşayan azınlığın, yine devlet organları ve devlet büyükleri tarafından yönlendirilerek mahalleleri basan büyük bir kitle tarafından barbarca yok edildiğini, göçe, sürgüne zorlandığını aklınıza getirin. Bunlar da gelmiyorsa gözünüzün önüne, “Ruşvaş Çayı içenlere ölüm!” diye bağırarak mitinglerde seyirci ve taraftar kitlesine ilmek atabilen bir parti başkanı hayal edin. Linç bu hallerde, şiddet tekelini elinde bulundurma iddiasındaki devlet tarafından bir yönetim ve sosyal düzen aracı olarak kullanılmaktadır. Devlet dediğimiz kurumun ne de olsa bir hesap verilebilirliği mümkündür –en azından biz öyle tahayyül etmek istiyoruz– ve işte, böylesi bir araç …